12 haziran 2008 tapu kanunu

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ

117’nci Birleşim
12 Haziran 2008 Perşembe
2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Tasarının gerekçesinde Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda değişiklikler yapıldığı ifade edilse de bu düzenleme sakıncaları ortadan kaldırmamaktadır. İmar planı ve mevzi imar planı üzerinden yüzde belirlemek üzere yapılan düzenleme son derece hatalıdır, çünkü bu planlar içerisinde yer alan taşınmazların tamamı konut ve iş yeri, yani yerleşim alanı değildir. Hele hele kesinlikle tasvip etmediğimiz bu yasanın altyapı çalışmaları tamamlanmadan, bilgienvanteri oluşturulmadan, ülke güvenliği bakımından stratejik yerlere ait haritalar yapılmadan, arazi yönetim planları oluşturulmadan, AKP’nin, çoğunluğuna güvenerek bu tasarının yasalaşması son derece yanlıştır.
Anlaşılan, Hükûmetimiz ekonomiyi içine düştüğü zor durumdan kurtarmak için ülke değerlerini satıp savmaktan başka bir plan ve program üretemiyor. Hükûmet, devasa boyutlara yükselttiği ekonomik sorunlara çare için ülkemizin arkeolojik, kültürel, turistik konut ve ticari alanlarının yabancıların eline geçmesine imkân tanıyıp günü kurtarmaya çalışırken geleceğimiz için ciddi sıkıntılar doğuracak işler peşindedir.
Değerli milletvekilleri, toprak, Anadolu insanı için candır, kandır, evlattır; hayatın olmaz ise olmazı, geçim kaynağıdır. Anadolu insanı çok çaresiz kalmadıkça, bıçak kemiğe dayanmadıkça tarlasını ve toprağını satmaz. Şimdi soruyorum: Devletimizin ve ülkemizin varlığını koruyup sürdürebilmesi için son çare olarak toprak satma noktasına mı gelinmiştir? Para sağlamak için topraklarımızın satışından medet umar hâle gelinmişse bu Hükûmetin başarısızlığının en belirgin bir göstergesidir. İnsanlık tarihi boyunca bütün savaşlar toprağı korumak için yapılmıştır. Ülke toprağı namustur, şehit kanıdır; ecdadın kanıyla, canıyla bizlere emanetidir. Emanete ihanet etmenin bedeli ise çok ağırdır.
Değerli milletvekilleri, iktidar, yabancılara mülk satışı konusunda anlaşılmaz bir telaş içinde, gereken düzenleme ve altyapıyı oluşturmadan, tabiri caizse yangından mal kaçırırcasına bina ve arazi satma çabasındadır. Tasarının 2’nci maddesi, ilgili kurum ve kuruluşlarca yabancıların taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanların yüz ölçümlerini, ilçelerin uygulama imar planı ve mevzi imar planı sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüz ölçümlerinin kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde valiliklerce komisyonlara bildirilmesini hükme bağlamaktadır. Yani önceden belirlenmesi gereken kriterler ve bu kriterlere göre çıkarılması gereken yasa, ne hikmetse, önce çıkarılıp sonra düzenleme yapılmasını içermektedir.
Değerli milletvekilleri, 2002-2007 yılları arasında, beş yıllık AKP İktidarı döneminde 48 bin yabancıya 25 milyon metrekare alan ile 40 bin taşınmaz mal satılmıştır. Bu rakamlar Sayın Maliye Bakanının resmî açıklamalarıdır. En çok taşınmazın satıldığı iller arasında Antalya, İstanbul, Muğla, Aydın, Hatay ve İzmir dikkati çekmektedir.
Eskiden turizm bölgelerimize gelen ve tatil anısı olarak fotoğraf çeken turistlerin yerine, şimdilerde satılık arazilerin ve gayrimenkullerin fotoğraflarını çeken girişimci turistler yer almıştır. Yabancılara yapılan mülk satışının yanı sıra son dönemlerde yabancı girişimcilerin emlak ve inşaat sektörüne el attıklarını da görmekteyiz. Yabancılar aldıkları arazilere kendileri inşaat yapıyor, emlak büroları açarak da satışlarını gerçekleştiriyorlar. Ayrıca toplu hâlde yaşam alanları kurmaya çalıştıkları da göz ardı edilmemesi gereken son derece tehlikeli bir gelişmedir. Yakın geçmişte Orta Doğu’da toprak satın alınarak kurulan bir devlet örneği olduğu da yüce Meclisimizce unutulmamalıdır.
Bu arada, vatandaşlarımıza ucuz ve toplu konut üretmek üzere kurulan TOKİ’nin yabancılara toplu konut yapıp satmayı planlaması ise fevkalade anlamlı, fevkalade dikkat çekicidir değerli milletvekilleri. Devletin resmî rakamlarına göre 2007 yılında yabancılara 2 milyar 952 milyon dolarlık net gayrimenkul satışı yapılmıştır ve bunun adı “Türkiye’ye yabancı sermaye girdi.” oluyor ve Hükûmet bunu övünç kaynağı olarak kullanıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa Birliğinin dayatmaları sonucu yabancılara mülk ve toprak edinme hakkı tanınırken yabancı ülkelerde mülk satışlarına süre kısıtlamaları getirilmektedir. Stratejik öneme sahip alanların satışı konusunda ise tavırları net ve kesindir. Örneğin, Rusya Federasyonu’nda yabancıların satın almak istedikleri taşınmazın büyüklüğüyle ilgili sınırlama bulunurken yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ticaret şirketlerine ulusal sınırlara bitişik yerlerde ve tarım arazilerinde mülk edinme hakkı tanınmamaktadır. İspanya ve Avusturya’da sadece AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına mülk edinme hakkı verilirken Estonya’da yabancı tüzel kişilere mülk satışı resmî izne tabidir. Danimarka’da ise yabancıların mülk edinebilmesi için beş yıllık ikamet zorunluluğu bulunmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler Türkiye’de yabancıya toprak satışına sıcak bakarken, kendileri birliğe üye olmayan ülke vatandaşlarına toprak satışı yapmamaktadırlar. Fransızların bu soruna bulduğu çözüm ise yabancılara mülk satışında yüksek oranda vergi almalarıdır. İsrail’de yabancılara toprak satışı kesinlikle yasaktır. Yunanistan, adalarda ve sınıra yakın yerlerde mülk ve toprak satışını yasaklamıştır. Türkiye’de ise sınırlara yakın yerlerin satılmasına engel olunması bir yana, satışa çıkarılan yerler yoğun olarak kıyı ve sınır bölgelerindedir.
Değerli milletvekilleri, sözlerimi Sayın Süheyl Ünver’in “İstanbul Risaleleri” adlı eserinden bir alıntı ile bitirmek istiyorum. Dikkatinize sunacağım bu eser, 1995 yılında Sayın Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanmıştır.
“İstanbul Risaleleri” adlı eserde şöyle deniliyor: “Fatih İstanbul'u alıp Ayasofya önüne geldiği zaman derinden bir inilti sesi duyar. Sesin geldiği tarafa bir adamını gönderir. Hâli perişan olarak huzura getirilen keşişe neden hapsedildiğini sorar. Keşiş ise, kuşatma sırasında Bizans İmparatoru Konstantin’in kendisini çağırıp, İstanbul'u Türklerin alıp almayacağını bildirmesi için remil atmasını -yani fal bakmasını- istediğini söyler. Remil atan keşiş İstanbul'un Türklerin eline geçeceğini bildirmesi üzerine Konstantin'in ona kızarak zindana attığını söyler.
Bunun üzerine Fatih de keşişten İstanbul'un Türklerin elinden çıkıp çıkmayacağına dair remil atmasını ister ve eğer doğruyu söylerse mükâfatlandıracağını bildirir.
Keşiş remil atar ve şöyle der: ‘İstanbul Türklerin elinden harp ve darp ile çıkmayacak, ancak öyle bir zaman gelecek ki, elinizdeki emlak ve arazi satılacak, bu suretle İstanbul Türk malı olmaktan çıkacak.’ Bu sözler üzerine Fatih ellerini havaya kaldırarak ‘Fethettiğim yerleri ecnebilere satanlar Allah’ın gazabına uğrasın.’ der.” (MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bu 23’üncü Dönemde iktidarın yaptığı yanlışları gördükçe, apar topar, ülke menfaatlerini düşünmeden çıkarılan yasaları gördükçe gelecek ile olan kuşkularım artmaktadır. Vakıflar Yasası, 301 ile Türklüğe hakaret yasası, TRT’de farklı dillerden yayın yapılarak devlet eliyle kendi bölücülüğümüzü kendimizin yapar hâle gelmesi, vatan topraklarının satılması ve daha neleri neleri…
Bu duygu ve düşüncelerle bu hayırsız ve bedduaya mazhar yasanın çıkmamasını diler, “Allah yanlış yapanları ıslah etsin.” der ve “Büyük Türk milletinin yâr ve yardımcısı olsun.” der, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.