25 kasım 2008 istatistik kanunu
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ

21’inci Birleşim
25 Kasım 2008 Salı
BAŞKAN – Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Sayın Serdaroğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; 281 sıra sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 4’üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Söz aldığım 4’üncü madde, görüştüğümüz kanunla gizliliği kaldırılan veri ve bilgilerin geçmişe dönük olarak da gizliliklerinin kaldırılmasını içermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye İstatistik Kanunu’nda değişiklik yapılırken Türkiye İstatistik Kurumunun ürettiği istatistikler hakkındaki düşüncelerimizi ifade etmeye çalışacağım. Aslında burada ifade edeceğim düşünceler bire bir vatandaşımızın düşünceleridir. Dolayısıyla vatandaşımızın bizlere aktardığı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Biliniz ki vatandaşımız Kurumun açıkladığı rakamlara çok fazla itibar etmemektedir. Açıkçası Kurumun açıkladığı rakamlara kimse güvenmiyor. Özellikle enflasyon ve açlık sınırı rakamları kimseyi tatmin etmemektedir. Vatandaşımız İstatistik Kurumunun rakamlarını gülümseyerek karşılıyor.
Tartışma güncel olduğu için, öncelikle Kurumun açıkladığı açlık sınırı rakamından bahsetmek istiyorum. Kurumun 4 kişilik bir aile için açıkladığı 255 YTL’lik rakam tam anlamıyla komik bir rakamdır. Sağlıklı bir kişinin alması gereken günlük kalori miktarından falan bahsetmeyeceğim ama 4 kişilik bir aile sadece ve sadece ekmek yese aylık harcama tutarı TÜİK’in rakamına yaklaşıyor.
Tabii, şimdi Sayın Bakan çıkıp “Dünya Bankasının hesaplama yöntemini kullanıyoruz.” falan diyebilir. Dünya Bankası, açlık ve yoksulluk sınırını belirlemek için kullandığı yöntemle sadece kendi vicdanını rahatlatmaya, dünyada yaşanan yoksulluğu gizlemeye çalışmaktadır. Herhâlde siz de “Dünya Bankasının şablonunu kullanmaktayız.” diye kendi vicdanlarınızı rahatlatmaya, vatandaşlarımızın içinde bulunduğu fakirliği, yoksulluğu gizlemeye çalışacaksınız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer bir tartışmalı konu da Türkiye İstatistik Kurumunun enflasyon rakamlarıyla ilgilidir. Üstelik bu tartışma güncelliğini hiç kaybetmemektedir. Açıkladığınız enflasyon yüzde 10, son bir yılda doğal gaza yaptığınız zam yüzde 83, elektriğe, kömüre yaptığınız zam yüzde 50’dir. Oysa emeklinin ve memurun maaşına zam yaparken açıkladığınız enflasyona göre zam yapmaktasınız. Kurum açıkladığı bu enflasyon rakamıyla emeklinin, memurun hakkına mâni olmuyor mu? Elektriğe, doğal gaza, kömüre yaptığınız zamlar ise enflasyonun 5 katı, 7 katı üzerindedir.
Gübre geçen yıla göre yüzde 180 zamlandı ama sizin enflasyonunuz yüzde 10. Ekmek 300 bin liradan 600 bin liraya çıktı yani yüzde 100 zamlandı, sizin enflasyonunuz yine yüzde 10.
Bunları çoğaltabiliriz değerli milletvekilleri. Dolayısıyla, bu işte bir yanlış var. Burada ya İstatistik Kurumu yanlış yaHükûmet yanlış ya da vatandaşın feryadı ve yakınması yanlış.
Değerli milletvekilleri, İstatistik Kurumunun açıkladığı rakamlara hiç kimse gerçekten güvenmiyor. Aslında vatandaşın Kuruma duyduğu bu güvensizlik, doğrudan Kurumun ve Hükûmetin problemidir. Kuruma duyulan güvensizliğe çözüm üretmek de takdir edersiniz ki öncelikle Kurumun ve Hükûmetindir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomiyle ilgili rakamlar konusunda aslında çok da iyi niyetli olmayan yaklaşımlar sergilenmektedir. Hükûmetin açıkladığı rakamlara bakarsak ekonomi rekor üstüne rekor kırmakta, millî gelir tavan yapmaktadır ve her şey tozpembedir. Ağzını açan her yetkili rakamlarla konuşmakta, üst perdeden atıp tutmaktadır.
Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Tozpembe göstermeye çalıştığınız ekonomi vatandaşın cebidir, yani cebindeki alım gücüdür, esnafın kasasıdır, rafındaki malıdır; emeklinin ve memurun alım gücüdür; halkın borç yüküdür. Kısaca, vatandaşımız elini cebine attığında TÜİK’in ve Hükûmetin çizdiği tablolarla değil, cebindekiyle ekonominin ne durumda olduğunu hepimizden daha iyi bilmektedir ve görmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu son yıllarda hesaplama yöntemlerini, baz yılları değiştirerek, rakamlara bir sürü takla attırarak vatandaşlara doğru rakamları vermekten uzak kalmıştır. Milletimiz ise çarşıda pazarda gerçek durumu, gerçek krizi yaşadı, gördü ve görmeye ve yaşamaya da devam etmektedir. Bugün foya ortaya çıkmıştır. Hiçbir gerçek uzun süre saklanamaz değerli milletvekilleri. Siz de gerçekleri saklayamadınız.
Bakınız, uluslararası kriz olmasaydı biz yine bir ekonomik kriz yaşayacaktık çünkü sizin sanal ekonomik başarınız, dış borçlanmaya, özelleştirme gelirlerine ve yüksek faiz arayan uluslararası sıcak paranın ülkemize girmesine, girişine bağlıydı. Hâlbuki, bir ekonomik başarıdan söz edebilmek için istihdam ve üretim rakamlarının artması gerekir. Sizin ekonomi politikanız tıpkı Amerika’nın Mortgage politikası gibi ve yine Amerika’nın sermaye politikası gibi aslında sanaldı; bizim olmayan, kendimizin olmayan, kendimizin kazanmadığı, üretmediğimiz bir paraya dayanıyordu; çökmesi kaçınılmazdı ve nihayet çöktü. Şimdi bahaneniz hazır “Amerika’da kriz oldu, bizi de vurdu.” diyeceksiniz ama gerçeğin öyle olmadığını, sizin yanlış ekonomik politikalarınız olduğunu bu millet öğrenmeye başladı. Bu millet, her çarşı pazara çıktığında, evine kömür, arabasına benzin, traktörüne mazot aldığında, elektrik faturası ödediğinde, borç yükü arttığında, çok daha acısı işsiz kaldığında ekonomik krizin çok daha önce başladığını, üç dört yıldır adım adım büyüdüğünü zaten biliyor; bizzat yaşayarak, sıkıntılarına katlanarak, ezasını çekerek de görüyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kriz bütün dünyaya dalga dalga yayılırken siz üstünüze alınmadınız, uydurma rakamlarınıza güvendiniz, tedbir almakta, önlemler paketi ortaya koymakta da aslında geç kaldınız. Yetmedi, ümük sıkma edebiyatı ile IMF’ye delikanlılık yapmaya da kalktınız; “Ümüğümüzü sıktırmayız.” dediniz, “İhtiyacımız yok.” dediniz. Yine soruyorum: Sonuç ne oldu? Sonuç şu oldu: Bugün IMF’nin kapısında ümüğümüzü sıktırmak için sıra beklemekteyiz. Siz IMF’nin kapısında bekledikçe güvenilirliğiniz de darbe üstüne darbe almaktadır. Çok kısa süre içerisinde “kara” dediğinize “ak” diyorsunuz. Bu da ekonomik politikalarınızı günlük çıkışlarla yürüttüğünüzün çok açık bir göstergesidir. Ekonomik krize karşı yalancı pehlivanlığın işe yaramadığını umarım sizler de anlamışsınızdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz iktidarın takip ettiği ekonomik politikaların krizle sonuçlanacağını bir yıldır söylemekteyiz. Bir krizin geldiğini, tedbir alınması gerektiğini bir yıldır bu kürsüden haykırmaktayız. Kendinizi rakamların büyüsüne o kadar kaptırmışsınız ki ne bizim sesimizi ne iş dünyasının sesini ne uluslararası piyasanın sesini duymadınız. Milletin sesini duymanızı zaten beklemiyorduk değerli arkadaşlar çünkü siz milletle olan irtibatınızı koparalı gerçekten çok zaman oldu. Milletle olan irtibatınızı koparalı o kadar çok oldu ki 4 kişilik bir ailenin 255 lira ile bir ay geçinebileceğini zannetmektesiniz. Evet, siz milletten kopalı o kadar uzun zaman oldu ki 4 milyon ailenin yardımlarla geçinmeye çalışmasını iyi bir şeymiş gibi buralarda ve medyada, her yerde öve öve anlatıyorsunuz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak Türkiye İstatistik Kurumuna olan güven yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Kurumun güven kazanabilmesi için Türkiye İstatistik Kanunu’nun geniş kapsamlı olarak ele alınması, enflasyon sepetine konacak ürünlerin tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
“Ekonomik krizin de işsizliğin de terörün de yoksulluğun da çaresi tek başına ama tek başına Milliyetçi Hareket Partisi iktidarı olacaktır.” diyor, bir kez daha sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.