13 ocak 2009 4clilerin kadroya alınması teklifi doğrudan gündeme alma
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ

43’üncü Birleşim
13 Ocak 2009 Salı
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin (2/294) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/108)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/294 esas numaralı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifim Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37 nci maddesinde öngörülen sürede ilgili Komisyonda görüşülmemiştir.
Kanun teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim. 9/9/2008
Mehmet Serdaroğlu
Kastamonu
BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu.
Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Özelleştirilen veya kapatılan kamu iktisadi teşekküllerinde işçi olarak çalışıp da emekliliğini alamayan, 657 sayılı Kanun’un değişik 4/C maddesiyle başka kurumlara geçici personel statüsüyle yerleştirilen 4/C’lilerin mağduriyetlerini gidermek amacıyla verdiğim kanun teklifi hakkında söz aldım. Sizleri, bir kere daha, en iyi dileklerimle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle ve özellikle ifade etmeliyim ki kapatılan veya özelleştirilen kamu iktisadi teşekküllerinde çalışıp da 4/C statüsünde olanlar, laf değil, cidden mağdurdurlar. Örnek vermek gerekirse Taşköprü SEKA Sigara Kâğıdı Fabrikasının özelleşmesiyle birlikte yaklaşık bin YTL’nin üzerinde maaş alan bir işçi, bugün bu ücretin yarısından daha az almaktadır. Ayrıca, gerek sendikal hakları gerekse ikramiyeleri ortadan kalkmış, sosyal hakları ellerinden alınmıştır. Bir mali yılda on ay çalıştırılıp dolayısıyla iki ay çıkış verilmekte, böylece de gelirleri asgari ücretin altına düşmektedir ve bunlar dört ay için en fazla iki gün ücretli sağlık izni alabilmektedirler.
4/C’liler gönderildikleri kurumlarda kendileriyle aynı işi yapan kişinin aldığı ücretin yarısını almaktadırlar. Bu uygulama 4/C’lileri psikolojik ve sosyal yönden etkilerken, devlete olan saygıyı, yöneticilere olan güveni zaafa uğratmaktadır.
Şimdi, bir büyük samimiyetle soruyorum: Aynı durumda biz olsak veya aynı durumda bizim evlatlarımız, bizim kardeşlerimiz veya bir yakınımız olsa, bu uygulamaya, bu yeni yaşam koşuluna, ekonomik olarak gerilemeye nasıl yaklaşır ve kendimizi kandırırız? “Mağdur değiliz” diye kendimizi kandırmak mümkün değildir.
4/C’liler “Sayın Başbakanımız, mağdur durumdayız, yardımınızı esirgemeyiniz.” dediklerinde, Sayın Başbakanın “Hepinize bir yerlerde iş verdik, çalışıyorsunuz. Nereniz mağdur?” cevabı, 4/C’lileri bir kere daha yaralamış, bir kere daha mağdur etmiştir.
Yine üzülerek ifade ediyorum ki sayın iktidar bu tür çıkışlardan mutlaka vazgeçmelidir. Çiftçinin haklı talebine “Gözünüzü toprak doyursun.” demek, yine çiftçinin destek istemesine “Hep size, hep size mi vereceğiz; bu ülkede sizden başkaları yok mu?” demek, doğru bir yaklaşım olmadığı gibi siyasi nezaketi ve yönetici güvenilirliğini baltalayan, etik olmayan tavırlardır. Sayın Başbakan ve iktidara, bu yaklaşım cidden yakışmamaktadır. Mağdurluğu ve mazlumluğu en iyi telaffuz eden iktidar, 4/C’li mağdur ve mazlum 12.600 kişiye sahip çıkmalıdır.
Sayın milletvekilleri, 4/C’lilerin genel manadaki sıkıntı ve isteklerine gelince: Çalıştıkları yerlerde konum ve statülerinin belirlenmesini istemektedirler. Yılda on iki ay çalışmayı, günün koşullarında eşit işe eşit ücret verilmesini, sağlık güvencelerinin belli bir zemine oturtulmasını, hastalık izinlerinin yeniden düzenlenmesini, yıllardır çalıştıkları yerlerde mesleklerinde uzmanlaşanların branşlarında işe yerleştirilmelerini, gelirlerinin düşmesiyle özellikle üniversitede okuyan çocuklarını okutamaz durumda olduklarını ifade etmektedirler. Bir çoğu da yaşam standartlarının gerilemesi sonucu borç yükü altında kaldıklarını, borçlarını ödeyemez duruma geldiklerini göz yaşları içerisinde bizlere ifade etmektedirler.
Geçmişte yaklaşık 200 bin çalışanımızın problemlerinin çözüldüğü gibi, bu 12 bin civarındaki kardeşimizin problemini de kabul edilebilir ve bu kişilerin gönüllerini kazanabilecek bir makulle çözeceğinize, iktidarın çözeceğine ben şahsen inanıyorum.
Sonuç olarak, izah ettiğim sebeplerden dolayı, içine düştükleri geçim sıkıntısı nedeniyle aile düzenleri ve ruh sağlıkları bozulan bu mağdurlardan son üç yılda 11 kişi intihar etmiştir. Bir mağdur olan Lokman Bal’ın şiirinin son iki dörtlüğü ile sözlerimi tamamlıyor, takdiri yüce heyetinize bırakmak istiyorum:
“Yetkililer duymaz! Bu da ne demek?
Nerede kaldı bunca verdiğim emek?
Hakkımız değil mi bir sıcak yemek?
Çocukların benzi soldu vekilim.
Vekilim nameyi kabul etmezse,
Bir ekmeğim dört kişiye yetmezse,
Çocuklarım okumaya gitmezse,
Bizim için hayat öldü, öldü, öldü vekilim.”
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serdaroğlu.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.