30 haziran 2010 diyanet teşkilat kanunu 2. bölüm
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ

126’ncı Birleşim
30 Haziran 2010 Çarşamba

Tasarının ikinci bölümü üzerinde şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlu’na aittir.
Buyurun Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilatı Kanunu Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında, yeri gelmişken hac kurasıyla ilgili bir adaletsizliği bu gece burada halledebilir miyiz diye Sayın Bakanıma sormak istiyorum.
M. FATİH ATAY (Aydın) – İki yıldır söylüyoruz.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Beş sene önce hacca müracaat eden, son yıl hacca müracaat edenle birlikte kuraya girmekte, dolayısıyla önce kuraya müracaat edenlerin, bu konuda mağdur olduğuna dair şikâyetler aldık. Bunun inşallah bu gece burada -şayet böyle bir şey varsa- bir önergeyle çözülmesinde büyük yarar olacağını samimiyetle ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, fevkalade önemli bir kurumumuzun kanununu görüşüyoruz. Cenabı Allah hayırlı etsin. Bu güzide kurumun birliğimizin, beraberliğimizin, dirlik ve düzenimizin korunmasında, fevkalade önemli değerlerimizin varlığının korunmasında, geleceğimizi şekillendirmede, gelecek nesillerin iyi yetiştirilmesinde önemli bir yeri, önemli bir anlamı vardır. Kurum, verdiği hizmetler ile vatandaşlarımızın dinî ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, her geçen gün kaybetmeye başladığımız dinî, millî, ahlaki ve de ailevi değerlerimizin korunmasında, geleceğe taşınmasında bir eğitim kurumu olarak önemli görevler üstlenmektedir. Bu kurumda din hizmetlerini yürüten vaiz, murakıp, Kur’an kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin olarak 100 binin üzerinde personel görev yapmaktadır ve bu personelin çok çeşitli sorunları vardır. Ülkenin her tarafında, özellikle kırsal kesimde hizmet veren din görevlilerimiz zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Daha verimli çalışabilmeleri için maddi durumlarının iyileştirilmesi, mesai ücretlerinin artırılması ve ödenmesi, ek göstergelerinin yükseltilmesi, sözleşmeli ve vekil olarak çalıştırılan personele kadro verilmesi, lojman tahsis edilmesi gibi sorunları yıllardır çözüm beklemektedir. Özellikle vekil olarak çalıştırılan din görevlilerimiz birçok sosyal haktan mahrum olarak görevlerini yürütüyorlar. Vekil ve iş güvencesi olmayan, 4/B’li sözleşmeli olarak çalıştırılan din görevlilerinin kadrolara geçirilmeleri öncelikle ele alınmalı ve bu sorun mutlaka çözülmelidir.
Vekil imamların kadroya geçirilmesiyle ilgili teklif ve önerilerimize gelmeden önce, tasarı hakkındaki bazı düşüncelerimizi ve endişelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının mali ve özlük imkânlarıyla ilgili maddeleri çalışanlar arasında büyük rahatsızlıklara neden olmuştur. Bu tasarının en büyük eksikliği, Diyanet çalışanlarının görüş ve önerileri alınmadan hazırlanmasıdır. Diyanet üst yönetimine hatırı sayılır mali ve özlük imkânlar sağlanırken, cüzi oranda iyileştirme sağlanan taşra teşkilatı yöneticileri ve din hizmetleri sınıfının dışında kalan diğer çalışanlara hiçbir iyileştirme getirilmeyerek, tabiri caizse ayrıcalık yapılmıştır. Ayrıca, hafızlık eğitimi ve yaz Kur’an kurslarını organize eden eğitim merkezi müdürlerine, ihtisas ve doktora yapmış öğretim görevlilerine tasarıyla hiçbir iyileştirme yapılmamaktadır. Yapılan bu ayrımcı düzenlemeler, Diyanet çalışanları arasında özlük ve mali dengeler ile çalışma barışını daha kanun çıkmadan bozmuştur. Diyanet çalışanları, getirdiğiniz tasarıdan rahatsız ve kızgındırlar.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla, Din İşleri Yüksek Kurulunun “Başkanlığın en yüksek karar ve danışma organı” olan tanımı, “Dinî konularda en yüksek karar ve danışma organı” olarak değiştirilmektedir. Bu tanım değişikliği izaha muhtaç konulardan birisidir. Acaba, Din İşleri Yüksek Kurulu ilmî, özerk ve bağımsızlık özelliğine sahip bir kurul olmaktan çıkarılmak mı istenmektedir? Ve Kurul, sadece fetva makamı hâline mi getirilmek istenmektedir?
Yine, tasarıda, Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görev ve yetki tanımlamalarında dikkat çekici ve belirsiz durumlar vardır. “Din Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kurban ibadetinin yerine getirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak” şeklinde yapılan yeni görev tanımı da aslında çok manidardır. Kurban konusunda, Tarım Bakanlığının ve belediyelerin görevlerinin üstlenilmesinin arkasında yatan sebebin mutlaka izah edilmesi gerekir.
Yine, Genel Müdürlüğün görevleri içine alınan “İslam dinine mensup farklı dinî yorum çevreleriyle, dinî sosyal teşekküller, geleneksel dinî, kültürel oluşumlarla ilgili çalışmalar yapmak.” şeklindeki tanımdan kastedilenler kimlerdir? Bunlarla ilgili ne tür bir çalışma yapılacaktır? Bu hususun da mutlaka açıklanması gerekmektedir.
Tasarının “Yurt dışı teşkilatı” bölümünde yer alan “Yabancı ülkenin vatandaşlarının çalıştırılabileceği” hükmü de gerçekten dikkat çekicidir. Bu kısma “Çalıştırılacakların en azından Türk ve akraba topluluklarından oluşacağı” ibaresi mutlaka eklenmelidir. Biz kendi vatandaşlarımıza iş bulamazken başka ülke vatandaşlarına iş kapısı açılması ne kadar doğru olabilir? Ayrıca, bu düzenleme, Amerika’nın Orta Doğu Projesi’ne Diyanet İşleri Başkanlığının alet edilebileceğini akla getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz Diyanet Teşkilatı Tasarısı ile birleştirilen teklifimle ilgili olarak da sizleri bilgilendirmek istiyorum. Tasarıyla birlikte Komisyon gündemine alınmış olan ve vekil imamların kadroya alınmasını öngören teklifim Plan ve Bütçe Komisyonunda ve alt komisyonda maalesef birlikte ele alınmamıştır. AKP’nin Komisyon Başkanının, Grup Başkan Vekilinin ve Sayın Bakanımızın bu konudaki sözlerine rağmen, teklifim tasarının ismine eklenmiş ancak içerik olarak maalesef yer bulamamıştır.
Çok değerli milletvekilleri, teklifim Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde çalışan vekil imamların kadroya alınmasını amaçlamaktadır. Bu vekil imamlarımız yeterlilik sınavına girmiş, imamlık yapabilecek seviyede olduklarını kanıtlamış kardeşlerimizdir, kadrolu imamlarla aynı nitelikleri taşımaktadırlar, aynı işi yapan liyakatli kardeşlerimizdir ancak hem aldıkları ücret üçte 2 oranındadır hem de özlük hakları konularında büyük ama büyük sıkıntıları vardır, ayrıca vekillik görevleri bittiğinde boşta kalmaktadırlar. Dün, arkasındaki cemaate önderlik eden vekil imamlar, görevleri sona erdiğinde cemaatinden iş istemek durumunda kalmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, biz, bu teklifi verdikten sonra çok sayıda telefon ve mesaj aldık, her gün de almaya devam ediyoruz. Bu kardeşlerimiz büyük bir umutla şu an bizi izliyorlar. Daha önce, aynı konuda, 2005 yılında 5338 sayılı Kanun’la bir düzenleme yapılarak vekil imamlara kadro verilmiştir. En son 2008 yılında, bir Bakanlar Kurulu kararıyla da köylerde fahri imamlık yapanlar KPSS ve yeterlilik belgesi olmaksızın yine müftülüklerce sınava tabi tutularak sözleşmeli kadroya alınmışlardır. Vekil imamların kadroya alınmasıyla ilgili yapılacak düzenlemeyi hep birlikte burada hayata geçirmeliyiz. Bizim önerimiz, şu an vekil imamlık yapan ve 2005 yılından sonra da -kısa süre de olsa- vekil imamlık yapıp çeşitli nedenlerle görevinden ayrılmış olanların kadroya geçirilmeleridir.
Değerli milletvekilleri, bu arkadaşlarımızın Diyanetin yeterlilik sınavlarını kazandıklarını bir kez daha burada belirtmek istiyorum. Ayrıca, müftülükler de vekil imam alacakları zaman sınav yapmakta, bu sınavda başaralı olanları almaktadırlar. Yani Kur'an kıraati, tecvit, fıkıh, akait, kelam ve meslek bilgisi gibi konularda sınava tabi tutulmaktadırlar. Bu bağlamda diğer imamlardan hiçbir eksikleri yoktur, hepsi devlet memuru olmak için gerekli özellikleri taşımaktadırlar. Bütün bunları değerlendirerek vekil imamlarımızı mağduriyetten kurtaracak bir metin ortaya çıkaracağımıza ben canıgönülden inanıyorum. Kısaca, daha önce vekillik yapmış ve yapmaya devam eden vekil imamlarımızın…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) - …daha önce 2 defa yapıldığı gibi bir kez daha kadroya alınmaları aslında çok doğru olacaktır.
Son olarak şunu ifade edeyim ki bu konuda 5 bin yeni kadro alınmıştır. Başta Sayın Bakanımız olmak üzere iktidarın sayın milletvekillerinin vereceği destekle, mağdur olan ve sayıları yaklaşık 2 bin civarında olan vekil imam kardeşlerimizin bu problemlerini çözebileceğimize olan inancımı tekrarlıyorum. Samimiyetine inandığım Sayın Bakanımızın önümüzdeki maddelerde vekil imamların kadroya alınması için bizim veya birlikte vereceğimiz önergeyi desteklemesi durumunda, bunun benim değil, Sayın Bakanın eseri olacağını ifade etmek isterim.
Yasanın, birliğimize, beraberliğimize, dinî ve millî hassasiyetlerimize, gelecek nesillerin imanlı, inançlı yetişmesine vesile olmasını diler, hepinizi bir kez daha saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.