20 ekim 2010 sayıştay kanunu önerge
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
9’uncu Birleşim
20 Ekim 2010 Çarşamba
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 510 sıra sayılı Sayıştay Kanun Teklifinin 3'üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı M. Akif Paksoy Erkan Akçay
Konya Kahramanmaraş Manisa
Mustafa Enöz Mehmet Serdaroğlu Emin Haluk Ayhan
Manisa Kastamonu Denizli
Mehmet Şandır
Mersin
Madde 3- "Sayıştay; kamu idarelerinin gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yolu ile kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve kesin hükme bağlama işlerini yapmakla görevli, işlevsel, kurumsal ve malî bağımsızlığı olan Anayasal bir kurumdur."
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Mehmet Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay Kanunu Teklifi’nin 3’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hesap verebilmenin ve saydamlığın sağlanarak kamu kaynaklarının etkin, verimli ve tutumlu bir şekilde kullanılabilmesini gerçekleştirmek Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştayın temel işlevlerindendir. Hesap verme sorumluluğu ve saydamlık, yolsuzlukların önlenmesi açısından da fevkalade önemlidir. AKP İktidarı döneminde çıkarılan birçok yasada olduğu gibi Sayıştay Kanunu Teklifi’nde de saydamlık, hesap verebilirlik gibi ilkelerden sıkça bahsedilmektedir ancak bu ilkelerin altı doldurulmadığı ve işlerlik kazandıracak mekanizmalar kurulmadığı için söylemden öteye gidememiştir, dolayısıyla yolsuzluk iddiaları ve şüpheleri ayyuka çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, dolayısıyla millet adına denetim yapan Sayıştayın yolsuzluk iddiaları ve şüpheleri karşısında temel işlevini yerine getirip getirmediği konusu ise çok daha önemlidir. Bakın, size birkaç örnek vermek istiyorum: 99 depreminden sonra, iletişimden şans oyunlarına kadar, on bir yıldır vatandaşımız deprem vergisi ödedi ve ödemeye de devam ediyor. Bugüne kadar 30 katrilyon lira para toplanmıştır. Bu paralar nereye harcandı, kalan para nerede, bunu Sayıştay dâhil kimse bilmiyor. Millet on bir yıldır deprem için vergi ödüyor, ödediği 30 katrilyon ortada yok ama bu parayı buhar eden Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef hâlâ iktidarda.
Değerli milletvekilleri, yolsuzluk iddialarının en çok gündeme geldiği diğer bir konu da özelleştirme uygulamalarıdır. Bugüne kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamalarıyla 40 milyar dolara yakın gelir elde edilmiştir. AKP İktidarı döneminde ise, çok önemli ve stratejik değeri olan tesisleri de içine alan, yaklaşık 32 milyar dolarlık özelleştirme yapılmıştır. İktidarın övündüğü bu rakam, aslında, sadece Türk Telekom’un olması gereken gerçek değerdir.
Değerli milletvekilleri, “Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmesi.” diye adlandırılan Türk Telekom’un yüzde 55 hissesi, Lübnan’ın Başbakanı Hariri’nin ailesine ait olan Oger firmasına, 6,5 milyar dolara satılmıştır. On üç günlük tesadüfler süreci Başbakan Sayın Erdoğan’ın 15-16 Haziran 2005 tarihinde Lübnan’ı ziyaretiyle başlamaktadır. Bu ziyarette özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı SayınUnakıtan da onunla birliktedir. Lübnan ziyaretinin hemen arkasından, iki gün sonra 17 Haziran 2005 tarihinde Lübnanlı Oger firmasıyla Sayın Başbakanın dostu Berlusconi’nin desteklediği Telekom-İtalya ortaklık kurduklarını Özelleştirme İdaresine bildirmişlerdir. On üç gün sonra bu ortaklık Telekom ihalesini kazanmıştır.
Dikkat çekici diğer bir tesadüf ise Sayın Başbakanın bu ziyaretinin öncesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığının ortak bildirme süresinde uzatmaya gitmiş olmasıdır. Bu nasıl özelleştirme diye insan aslında düşünmeden yapamıyor.
Bu ihalenin süreci ve yaşananlar madalyonun bir yüzünü oluştururken madalyonun diğer yüzünü ise 6,5 milyar dolarlık satış bedeli oluşturmaktadır. Güçlü altyapısıyla, yeniliğe açık teknolojisiyle, 20 milyona yakın abonesiyle Telekom gibi dev bir operatöre biçilen bu değer ne kadar gerçekçidir? Buna, vereceğim örnek ile siz karar verin: Telekom 17 milyon abonesinden ayda 170 trilyon…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Serdaroğlu, lütfen sözlerinizi tamamlayın.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – …yılda 2 katrilyon, bir başka ifadeyle yılda 1,5 milyar dolar sadece sabit ücret geliri elde ediyor. Yani Telekom sadece dört yıllık sabit ücret gelirine satılmıştır.
Şimdi, bu ve benzeri işlerden kuşkulanmayalım da bizler ne yapalım? Bu ve benzeri sözüm ona icraatlarınızı Sayıştayın da, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun da, Devlet Denetleme Kurulunun da sıkı bir şekilde incelemesi, araştırması gerekmektedir. Sayısal üstünlüğünüze, kadrolaşmanıza güvenerek bugüne kadar bu tür araştırmaları hep engellediniz.
Burada samimiyetle ifade ediyorum, Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında yaptıklarınız bir bir araştırılacak, bankalar satışı, Telekom’un satışı, Balıkesir SEKA’nın satışı bile ilgililerini Yüce Divana göndermeye yetecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.