30 Kasım 2010 süt üreticilerinin sorunları chp grup önerisi
30 Kasım 2010 Salı

Buyurunuz Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)


MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine söz aldım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, önergeye “Rüya mahsulü.” diyen Sayın Ali Koyuncu ve İktidarın rüya gördüğünü ifade etmek istiyorum ve Sayın Ali Koyuncu burada ahkâm kesti ama ben hafta sonu Bursa’da ve Yalova’daydım, oradaki süt üreticilerinin ağladığını sizlere ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bu grup önerisi süt ve süt ürünleri üreticilerimizin içinde bulunduğu sorunları gündeme getirmek için fevkalade önemlidir. Yandaş medya organları vasıtasıyla topluma pembe hayaller satan AKP İktidarının tarım ve hayvancılığımızı getirdiği noktayı bu önergeler vesilesiyle bir kez daha önünüze getirmek, dikkatinize sunmak istiyorum. AKP sözcülerinin ballandıra ballandıra anlattığı “Şunu yaptık, bunu yaptık, şu desteği verdik, bu desteği verdik, krediyi artırdık, faizi indirdik.” sözlerini bugüne kadar çok duyduk çok. Biliyoruz ki, sözcüler bugün de aynı şeyleri tekrar edecekler ve ettiler. Milletimizin de, üreticimizin de, çiftçimizin de bu sözlere karnı tok. Neden? Çünkü mal meydanda! Nasıl? Bu ülkede bugün borçsuz bir çiftçiyi bulmanız mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, hayvancılığımızın bu noktada olmasının en temel sebeplerinden bir tanesi, süt ve süt ürünlerinin yıllardır para etmemesindendir. Bakın, tüm dünyada süt besiciliğindeki ölçü şudur: 1 litre süt 2 kilogram yem alabilmelidir. Oysa ülkemizde yem fiyatları 2002 yılından bugüne kadar üç defa artmıştır, 13 liradan 39 liraya çıkmıştır. Bugün 1 litre süt sadece 600 gram yem alabilmektedir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi, AKP sözcüleri ne derse desin, rakamlar üreticilerimizin iflasını bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, geçen sekiz yılda yem ve ilaç gibi girdi fiyatlarının inanılmaz artışına rağmen süt fiyatının yedi yıl boyunca artmaması besiciliği, dolayısıyla hayvancılığımızı olumsuz etkilemiştir. Özellikle 2006, 2007, 2008 yıllarında 35 kuruşa kadar düşen süt fiyatı sonucunda süt üreticileri üretim maliyetlerini karşılayamamışlar, bankalara ve birliklere borçlanmışlardır. Nihayetinde başka çıkış yolu bulamadıkları için damızlık hayvanlarını kesimhanelere göndermişlerdir. İşte bu süreçte özellikle orta çaplı süt işletmeleri bir bir iflas ederek kapanmıştır. Bu ise hayvan varlığımızın azalmasının en önemli nedenlerinden bir tanesidir.
Değerli milletvekilleri, hayvan varlığımızın azalmasında diğer önemli bir neden de Hükûmetin uyguladığı yanlış teşvik politikalarıdır. AKP, hayvancılığı terörü önleme aracı olarak görmüş, bu sebeple hayvancılık teşvikini güneydoğuyla ilgili sınırlı tutmuştur. Oysa bunun yanlış olduğunu, bu teşvikin ülkemizin her bölgesine yayılması gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi olarak defalarca ifade etmemize rağmen, her zaman olduğu gibi iktidar “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” anlayışıyla hayvancılığı teröre maalesef kurban etmiştir.
Hükûmetin hayvancılık desteğini Güneydoğuya vermesi ile ülkemizin önemli hayvancılık merkezlerinden Kastamonu’muzda hayvancılık büyük darbe almıştır. Hükûmetin bu yanlış kararı İç Anadolu’dan Karadeniz’e, Ege’den Trakya’ya bütün hayvancılığımızı vurmuş ve bitirmiştir.
Değerli milletvekilleri, süt üreticilerimizi tedirgin eden, süt besiciliğinden vazgeçme noktasına getiren AKP’nin diğer bir yanlış kararı ise süt ve süt ürünleri ithalatına izin vermesidir.
Ekim ayında alınan bir Bakanlar Kurulu kararıyla 4.500 ton süt, krema ve tereyağı için ithalat izni verilmiştir. Verilen izin toplamda küçük gibi görünse de “Bu ithalatın, ette olduğu gibi arkası gelecek midir?” sorusunu gündeme getirmektedir.
AKP’nin mevcut sabıkaları nedeniyle akla gelen başka bir soru da “Bu ithalat izniyle kimlerin çıkar sağlayacağı?” sorusudur. AKP İktidarı, bir yandan tarım ve hayvancılığa verdiği destek, yaptığı yatırımlar ve teşvik politikalarıyla övünürken, diğer yandan etten sonra süt ve süt ürünlerine de ithalat kapısını açmıştır. Yani, her konuda yaptığı gibi bu konuda da kendi çiftçisini, kendi köylüsünü, kendi besicisini ithalatla vurmuştur. Neticede, iktidarın geçen sekiz yılda yürüttüğü yanlış tarım politikaları sonucunda tarım ürünleri ithalatı yıllık 3 milyar dolardan 11 milyar dolara çıkmıştır. Böylece, her yıl fazladan 8 milyar dolar AKP tarafından yabancı çiftçinin cebine aktarılmıştır. Özellikle tarımda her şeyi ithal eder hâle gelen ülkemizde insanımız eti gramla yiyemez konuma gelirken, Uruguay’dan ithal edilen anguslara maalesef muhtaç edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, taa 2001 yılında bugünleri görerek “Anadolu alacası” adıyla yerli hayvan ırkımızı üretme çabalarını başlatan Milliyetçi Hareket Partisi ve o dönemin Milliyetçi Hareket Partili Tarım Bakanının hakkını da teslim etmemiz gerekiyor. Yerli ırklarımızı ıslah çalışmaları nedeniyle o gün bizi hayvancılık üzerinden ırkçılık yapmakla suçlayan zihniyet ile bugün yerli hayvan ırkımızı yok olma noktasına getiren ve angus ithal eden zihniyet aynı zihniyettir. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Hükûmet hayvancılık politikasını başından itibaren yanlış yürütmüştür. “Ette şunu yaptık, sütte şunu yaptık, hayvancılığa şu yenilikleri getirdik.” diyerek hem toplumu kandırmış hem de kendisini aldatmıştır. Aslında, tarım ve hayvancılığımıza yenilikler Milliyetçi Hareket Partisinin koalisyon döneminde getirilmiştir. Şayet Hükûmetin dediği gibi olsaydı bugün et ithalatı yapılır mıydı? Bugün, süt ve süt ürünleri ithalatı yapılır mıydı? Hayvan varlığımız küçükbaşta yüzde 70, büyükbaşta ise yüzde 40 azalır mıydı?
Bakın, Sayın Bakan -maalesef burada yok- koca ülkenin tarım politikalarını ve Tarım Bakanlığını yönetmek belediye veteriner müdürlüğü yapmaya benzemiyor. Etin kilosunun 40 liraya çıktığı, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 70, büyükbaş hayvan varlığının yüzde 40 azaldığı, kurban ibadeti için bile ne idüğü belirsiz hayvanların ithal edildiği bir ülkede istifa etmek için daha neyi bekliyorsunuz, neyi?
Bakın, Sayın Tarım Bakanı, hayvancılığın teröre kurban edildiği, tarımsal ithalat yoluyla yedi yılda 56 milyar doların yabancı çiftçinin cebine konulduğu, 1 litre sütün sadece 600 gram yem alabildiği, bu nedenle besicilerin iflas ettiği, süt hayvanlarının mezbahalara gönderildiği bir ülkede Tarım Bakanının yapması gereken tek şey istifadır. İstifa edin. Bu ülkenin tarımına, bu ülkenin hayvancılığına verdiğiniz zarar artık yeter. Başarısızlığınızı kabul edin, istifa edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız, buyurunuz.
MEHMET SERDAROĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Tarım Bakanını görevden alma konusunda, tecrübeli olan ve son günlerde görevden alma mekanizmasını fazlasıyla işleten Sayın Başbakanımıza sesleniyorum. Ülke tarım ve hayvancılığını batıran, görevinde son derece başarısız olan Tarım Bakanınızı da paşa paşa görevden alın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serdaroğlu.

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.