"İsral'in devlet terörünü Meclis araştırmalı"
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA



31 Mayıs 2010 tarihinde, Akdeniz’in uluslararası sularında seyreden ve Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu tarafından yapılan, 9 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 23 vatandaşımızın yaralanması ile sonuçlanan elim olayın tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.



1-Mehmet SERDAROĞLU
Kastamonu Milletvekili



GEREKÇE

İsrail işgali altındaki Gazze’ye insani yardım taşıyan bir sivil toplum kuruluşuna ait konvoya 31 Mayıs 2010 sabahı, Akdeniz’in uluslar arası sularında İsrail ordusu tarafından müdahale edilmiş, operasyon sırasında 9 vatandaşımız hayatını kaybetmiş 23 vatandaşımız yaralanmıştır.

İsrail’in uluslar arası sularda bir sivil yardım konvoyuna müdahalede bulunması ve sivilleri katletmesi her türlü uluslar arası hukuk ve insani değerlere karşı yapılmış bir devlet terörüdür.

İsrail’in bölgede yıllardır yürüttüğü saldırgan tutum ve yaptığı katliamların son örneği olan bu saldırının cezalandırılması için her türlü uluslar arası hukuki ve diplomatik girişim elbette yapılmalı ve sorumluları ortaya konulmalı, vatandaşlarımızın hukuku aranmalıdır.

Ayrıca, bölgede tarihten gelen sorumluluğu olan ülkemizin, İsrail’in Filistin’deki işgalinin sonlandırılması ve Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılması noktasında sorumluluğu olduğu, Gazze’de yaşayan Müslüman kardeşlerimize her türlü insani yardımı ulaştırması muhakkaktır.

Bununla birlikte, İsrail’in yardım gemilerinin Gazze’ye girişinin engelleneceğini günler öncesinden ve defalarca açıklamasına ve tehditlerine rağmen, konvoyun yola çıkarılması ve uluslar arası sularda korunamaması, vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmeleri, yaralanmaları ve zorla İsrail’e götürülmesinin engellenememesi, Hükümetin konuya duyarsız kalmasının yanında, farklı bir düşüncesinin olup olmadığı noktasında kamuoyunda tereddütlere neden olmuştur.

Yardım faaliyetinin sakıncaları konusunda Dışişleri Bakanlığı’nın önceden bir uyarıda bulunup bulunmadığı, bu vaki uyarı üzerine bazı AKP milletvekillerinin konvoya dahil olmaktan vazgeçtiği konusu da, karanlıkta kalan başka bir noktadır. Sonuçta, İsrail’in müdahale öncesi, tüm tehditlerine ve bütün emarelere rağmen, gemiler ve vatandaşlarımız korumasız olarak, Allah’a emanet yola çıkarılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, açık denizde yapılan bu kanlı baskından sonra, gemide bulunanların çağrı ve çığlıklarına rağmen, İsrail’in gemileri kendi limanlarına çekmesi için geçen açık denizdeki 12 saatlik bu süreçte, vahim duruma müdahale edememesinin sebebi de mutlaka araştırılarak ortaya konmalıdır.

Hükümetin İsrail’le planlanan 3 askeri tatbikatın iptal edildiğini açıklaması ise, Dovas’ta yaşananların planlı bir oyun olduğunu, Hükümetin İsrail’le ilişkilerini kesmediğini, aksine daha da artırdığını gözler önüne sermiştir.

AKP Hükümeti bir yandan, Suriye sınırındaki mayınlı arazileri 49 yıllığına İsrail’e vermeye çalışırken, diğer yandan Davos’ta şov yapmış, Gazze’ye yapılan operasyonları iç politikada eleştirirken, Gazze’ye bomba yağdıran uçakların topraklarımızda eğitim ve tatbikat yapmasına izin vermiştir. Hükümet, İsrail’le ortak askeri projelere girişmiş, tank modernizasyonundan, F-104’lerin modernizasyonuna, insansız savaş uçakları alınmasına kadar pek çok askeri ihaleyi İsrail’e vermiş, kısacası, İsrail karşıtı gibi gözükürken, İsrail’le sürekli işbirliği içinde olmuştur. Hükümetin İsrail’le ilişkilerinin iyi mi, kötü mü olduğunu kimse anlayamamıştır.

Örneği savaş zamanında bile görülmeyen, Türk vatandaşlarının yabancı bir devletin ordusu tarafından öldürülmesi, yaralanması ve alıkonulmasına karşın, Hükümetimiz, planlanan 3 askeri tatbikatın iptali, Genç Milli futbol takımının İsrail’le olan karşılaşmasını iptali ve İsrail Büyükelçisi’ni geri çekmekten başka elle tutulur hiçbir somut eylemde bulunmamıştır. Sadece, meydanlarda hamaset nutukları atmış, siyaset dışı olması gereken bu meseleyi, iç siyasetin göbeğine yerleştirmiştir.


Neticede son olayla birlikte gemilerimizin ve vatandaşlarımızın korumasız olarak yola çıkarılması, uluslar arası sularda korunamaması, öldürülen, yaralanan ve alıkonulan vatandaşlarımızın İsrail topraklarına götürülmeden önce uluslar arası sularda kurtarılamaması, kamuoyunda soru işaretleri oluşturmuştur.

Tüm bu nedenlerle, 31 Mayıs 2010 tarihinde, Akdeniz’in uluslararası sularında seyreden ve Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu tarafından yapılan, 9 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, 23 vatandaşımızın yaralanması ile sonuçlanan elim olayın tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.


 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.