milliocak.com mülakatı


Mehmet Serdaroğlu: İktidar İçin Deniz Bitmiştir

Gökhan GÖKÇEK

MHP Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ülke gündeminde yaşananları MilliOcak'a değerlendirdi.

Mehmet Serdaroğlu: İktidar İçin Deniz Bitmiştir

İlk olarak genel bir değerlendirmeyle bulunmanızı isteyeceğim. Ülke durumunu ele alacak olursak söze nasıl başlamak gerekiyor?


Öncelikle röportaj teklifiniz için teşekkür ediyorum.


Ülkenin içinde bulunduğu duruma baktığımızda söze nereden başlayacağımızı bilemiyoruz. Çünkü neye elinizi atsanız, tabiri caiz ise, elinizde kalıyor. Ekonomiden mi başlayalım, işsizlikten mi, suikast ve darbe iddialarından mı? Adına “Kürt” veya “demokratik” denen ucube açılımdan mı? Milyonlarca işsizden mi? Yoksa borç batağında kıvranan esnaftan, çiftçiden, emekli ve memurdan mı? Devlet kurumlarını birbiriyle kavga ettiren iktidarın, her kesimle olan kavgasından mı?

Ülkemizin içinde bulunduğu durum o kadar karışıktır ki; “toz-duman” “karman-çorman” diye daha çok çeşitleyebileceğimiz ikilemlerle açıklamak bile yetersiz kalmaktadır. Aslında içinde bulunduğumuz durumun tek bir gerçek sonucu vardır. O da, AKP iktidarının, ne yapacağını bilemediği bir çıkmazın içinde, yönetme kabiliyetini kaybetmiş olmasıdır. Yani iktidar için deniz bitmiştir.

8 yıllık iktidarı döneminde, özellikle ekonomik yönden ülkeyi ve insanları borç batağına sürüklemiş, açlık ve işsizlik içinde kıvranan milyonların içinde toplumun hangi kesimi durumundan memnundur? (elbette iktidardan nemalanan yandaşlar hariç) Toplumun çok büyük bir kısmı inim inim inlerken, iktidarın başarılı olduğunu söylemek mümkün mü? Haaa… iktidarın şu iki başarısını göz ardı etmeyelim. Birincisi Sayın Başbakan ve AKP yöneticileri, özellikle ekonomik başarısızlıklarını örtbas etmek için, suni gündem yaratmakta çok başarılıdırlar. İkincisi, mağdur rolünü çok güzel yaparak, bunu oya tahvil etme konusunda Oskar’lık başarıya sahiptirler.


Ekonomik darboğazın ardından, iktidarının son dönemlerinde adına önce Kürt açılımı sonra, demokratik açılım dediği “ucube” açılımla da ülkenin temeline dinamiti koymuş, ülkeyi ve insanları kutuplaştırmış, ayrıştırmış ve ne yazık ki, ülkeyi kaosa doğru sürüklemektedir. İktidar, yanlış politikalarının yanı sıra devlet ciddiyetine ve devlet geleneğine sığmayan bir “kavga üslubu” ve “kavga icraatı” yaratmıştır. Bir yandan devlet kurumları bir biriyle kavga ederken, iktidar da medyadan, yüksek yargıya kadar herkesle kavga etmektedir. Darbe ve suikast iddiaları, gözaltılar, tutuklamalar, intiharlar, ölümler, operasyonlar derken, iktidarın üyeleri içine düştükleri durumun da etkisi ile, tam bir panik psikolojisinde, herkese saldırmaya devam etmektedirler. Bir iktidar milletvekili, “40 yıl bizi fişlediler, şimdi de biz onları fişliyoruz” derken, bir başka iktidar milletvekili AKP karşıtlarını “kanı bozuklar” diye nitelendirme terbiyesizliğini gösterirken, başbakan yardımcısı da medyaya “tükürükler” saçmaktadır. Şu dikkat çektiğim son üç örnek bile iktidar için denizin bittiğinin en büyük göstergesidir.


09.02.2010 tarihinde yaptığınız basın açıklamasında "4/C" ile oluşan TEKEL işçilerinin sorununa değinmişsiniz. MHP’nin, TEKEL işçilerinin sorunlarına çözüm için önerisi nedir?


Aslında ne memur ne de işçi olan ve 4/C diye adlandırılan sözleşmeli personelin durumu, Tekel işçilerinin eylemleri ile gündeme geldi. Mensubu olmaktan gurur duyduğum MHP’nin milletvekili olarak, 4/C kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan personelin, izin ve özlük hakları, maaşları, çalışma şartları ile ilgili olarak, kanun teklifi ve araştırma önergesi verdim, gündem dışı konuşma ve basın toplantısı yaptım. 4/C konusunu sürekli gündemde tutma çabasında oldum. Ancak hükümet ne bizi ne de aylardır kamuoyunun gündeminde olan Tekel işçisini dinlememekte diretti.

4/C/liler ve tekel işçileri konusunda iktidarın ortaya koyduğu olumsuz tavır çok nettir. Ancak, ekmeğini ve özlük haklarını arayan tekel işçisiyle uzlaşmayan, uzlaşmak bir yana onlara zehirli gazı ve basınçlı suyu reva gören iktidar, Habur’da eli kanlı teröristleri devletin memurunu göndererek, davul ve zurna ile karşılamıştır. AKP iktidarı, haklarını arayanlara zulüm açılımı, teröristlere de demokratik açılım uygulamaktadır. Tekel işçileri ve özelleştirmeden dolayı işsiz kalan diğer tüm personel için diğer kamu kurum ve kuruluşlarında değerlendirilebilir. Ancak hükümet, bu durumda işçileri 4/C kapsamına almak için diretiyor.

Katsayı konusuna değinecek olursak; hükümet, MHP’nin desteğine rağmen kaçıyor mu?

Milliyetçi Hareket Partisi olarak katsayı uygulaması konusunda düzenleme yapılması gerektiğini her platformda ifade ettik. MHP grubu olarak bir kanun teklifi hazırlayarak Meclis Başkanlığına sunduk. Teklifimiz ile ortaöğretim veya lise başarı puanına uygulanacak katsayı veya ek puanın hesabında kullanılacak yöntemi, ortaöğretimin niteliğine bakılmaksızın eşit olarak uygulanmasını amaçladık.

MHP, sadece eleştirmiyor, ortaya çözüm önerisini de koyuyor. İktidar ise her zaman olduğu gibi, yine yan çizmektedir. Çözüm önerileri muhalefetten geliyor diye dikkate almamakta, sorunları çözmekten çok çözümsüzlük içinde bırakarak, bir yandan da muhalefeti suçlayarak samimiyetsiz davranmaktadır.

Son günlerde meydana gelen hükümet-yargı krizine dair görüşleriniz nelerdir?

Krizlerden beslenmeyi adet haline getiren iktidar, işi artık o kadar büyütmüştür ki, kavga ettiği kurumlar arasına yargıyı da almıştır. Devletin üç temel fonksiyonu yasama, yürütme ve yargının görev yetkilerinin dengelenmesi ve uyumlu bir şekilde çalışması Demokratik parlamenter rejimlerde vazgeçilmezlerdendir.

Bütün anayasal kurumların çok dikkatli davranmaları, iyi bir muhasebe yapmaları kaçınılmazdır. Yürütmenin yargıyı etki altına alması ve görevine müdahale etmesi ne kadar yanlış ise, yargının da yasama ve yürütmenin yetkisini sorgulaması aynı derecede hatalıdır. Ancak Anayasal kurumlar arasında uyumu sağlaması gereken AKP hükümetinin de, itilafları çatışmaya dönüştürmeden, inatlaşmadan çözmesi gerekmektedir. Ama iktidarının anlayışında uzlaşma olmadığı için, “ben ne dersem o olur” anlayışından da çatışmacı tavrından da vazgeçmesi gerekmektedir.

Erken seçim tartışmaları hakkında ne diyeceksiniz?


Erken seçim konusunda liderimiz Sayın Devlet Bahçeli gerekli çağrıyı yapmıştır. Yukarıda da izah ettiğim gibi, yönetme kabiliyetini kaybetmiş bir iktidarın, hem de darbe tartışmalarının yaşandığı şu günlerde demokratik yollardan değişmesi ayrı bir önem taşımaktadır. Erken seçim yapılmalı ve iktidara milletin oyları ile gelen AKP, yine milletin oyları ile görevden uzaklaştırılmalı ve bedelini ödemelidir.

Son olarak yaşadığımız şu süreçte Türk milletine bir çağrınız var mı?

Yaşadığımız şu süreçte şunu söyleyebilirim. Milletimizin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunlar ortadadır. Tüm yaşananların ardından millet cebine, yaşam standardına, borcuna, işine, mahsulüne, ürününe ve emeğine bakacak ve ona göre hareket edecektir. İnanıyorum ki, yapılacak seçimlerde halkımız, ülkesinin birliği ve bütünlüğü, bayrağını ve milletine duyduğu sevgi ile kararını verecek ve Milliyetçi Hareketi iktidara getirecektir.

MilliOcak/Gökhan Gökçek

 
  Mehmetserdaroglu.com.tr Her hakkkı saklıdır.